Loading...

Seyyid Muhammed Raşid k.s


1-) Dünyayı Şereflendirişi ve Şeceresi   

    Seyda hazretleri namıyla bilinen Eşşeyh Esseyyid Muhammed    Raşid Bilvânisî ( Erol )(k.s.) hazretleri 23.3.1930 tarihinde Siirt'in Baykan ilçesine bağlı Siyanüs köyünde dünyayı şereflendirmişlerdir. Babası Gavsi Bilvanisi Seyyid Abdulhakim Hüseyni (k.s.) hazretleri olup Nakşibendi büyüklerinden ve Sâdât-ı Kirâmdandır. Dedeleri Seyyid Muhammed    Şeyh Muhammed    Diyauddin (k.s.) hazretlerinin halifelerindendir. Baba ve dedeleri ilim ve tarikat ehli olan Seyda hazretleri Evladı Resul olup Bilvanis Seyyidlerindendir. Hz. Hüseyin (r.a.) soyundan geldiği için de "El-Hüseyni" denilmektedir. Seyyidlik şeceresi şu şekildedir:

1. Seyyid Muhammed    Raşid d-Hüseyni
2. Seyyid Abdülhakim el-Hüseyni
3. Seyyid Muhammed    
4 Seyyid Ma ruf
5. Seyyid Tahir
6. Şeyh Seyyid Kal
7. Seyyid Hace Ebu Tâhir
8. Seyyid Said Ebu l-Hayr
9. Seyyid Ali
10. Seyyid Halil
11. Seyyid Hasan
12. Seyyid Mahmud
13. Seyyid Ali
14. Seyyid Taceddin
15. Seyyid Kasım
16. Seyyid İdris
17. Seyyid Ca'fer
18. Seyyid Kasım
19. Seyyid Kemaleddin
20. Seyyid Ebu Firas
21. Seyyid Fellâh
22. Seyyid Muhammed    
23. Seyyid Taceddin
24. Seyyid Ebu Firas
25. Seyyid Maceddin
26. Seyyid Muhammed    el-Mağfur Ebu Firas
27. Seyyid Şerafeddin
28. Seyyid imam Ali
29. Seyyid İmam Hüseyni (r.a.)


   Dedesi, Seyyid Muhammed    (k.s.) medreselerde yetişmiş çok büyük bir âlimdi. Hüsn-ü hat sanatında çok mahirdi. Hazret'e intisab etmiş, Nakşibendî halifesi olarak icazet ve hilafet almıştı. Fakat kendisi şeyhine "Sizin sağlığınızda kendi halifeliğimi açıklayamam, sizden sonraya kalırsam, açıklanmasını birisine vasiyet edersiniz. Aksi takdirde sizin yaşadığınız devirde ben mürşidim ben şeyhim diyemem, lütfen beni gizleyiniz" diye rica etmişti.
Şeyhinden önce vefat ettiği içinde halifeliği açıktan ilan edilmeyip gizli kalmıştır. Babası olan Gavs hazretlerini Seyyid Muhammed   'in vefatı üzerine Seyyid Maruf (k.s.) (Seyda hazretlerinin dedesinin babası) büyütmüştür.

  2-) Ailesi  ve Yaşadığı Yerler

   Gavs hazretleri Siyanüs seyyidlerinden olan Fatime Validemizle evlenmişler, bu izdivaçtan Seyyid Muhammed    (k.s.), Seyyid Muhammed    Raşid (k.s.) ve Seyyid Zeynel Abidin isimlerinde üç oğlu ile Halime ve Hatice isminde iki kızı olmuştur.

  Zeynel Abidin küçük yaşta vefat etmiştir. İlk zevcesinin teşvikiyle evlendiği Ta-runi köyünden Seyyide olan ikinci hanımı Sıdıka Validemizdende Seyda hazretlerinin diğer kardeşleri, Seyyid Abdülbaki (k.s.), Seyyid Ahmed, Seyyid Ab-dülhalim, Seyyid Muhyiddin ve Seyyid Enver ile Aynulhayat, Refiate, Raikate, Naciye adlı kız kardeşleri olmuştur. Seyda hazretleri 2 yaşlarında iken Seyyid Maruf vefat edince Gavs hazretleri evini Siyanüs köyünden Taruni köyüne taşıdı. Burada 13 sene kaldılar.
  Daha sonra mürşidi Ahmedi Haznevi'nin (k.s.) izniyle Bilvanis köyüne hicret ettiler. Şah-ı Hazne Seyda Hazretlerini 9 yaşındayken görür. Yüzü aydınlanır. İleride çok sofileri olacağını belirtir ve Allah'a şükrederek "Biz onun cemaatın da bulunamazsak da, o çok kalabalık cemaatin çobanını görmek te büyük bir nimettir" derler.

   Seyda hazretleri (k.s.) bu köyde yine Seyyide olan Sekine Validemizle evlenmişlerdir. Bu evlilikten Seyyid Fevzeddin, Seyyid Abdülgani, Seyyid Taceddin, Seyyid Mazhar, Seyyid Abdurrakib isimli oğullan ile Haşine, Muhsine, Hasibe, Rukiye, Münevver, Mukaddes, Mümine ve Hediye isimli kızları dünyaya gelmiştir. Gavs hazretleri Bilvanis köyünde 6 sene kaldıktan sonra Seyda hazretleriyle birlikte Bitlis'in Kasrik köyüne taşındılar. Burada 11 sene kaldıktan sonra Siirt'in Kozluk kazasının Gadir köyüne hicret ettiler. 9 sene (Burada iken vatan görevini önce acemi birliği olan Manisa'da, sonra Diyarbakır'da tamamladı) kaldıkları Gadir'den hayatının sonuna kadar ikamet edecekleri Adıyaman ilinin Kâhta kazasının Menzil köyüne yerleştiler. Babası Gavs hazretleri l Haziran 1972 yılında vefat edince başhyan irşad görevi 21 sene 4 ay 19 gün devam etmişti. Seyda Hazretleri babasının vefatında buyurdular:

"Allah (cc) Resulüne "Biz seni âlemlere rahmet olarak göndermekten başka bir şey için göndermedik. Allah Rasûlünün ölümü dünyanın üzerine musibet halinde çöktü. Benim babam da Allah Rasûlünün varislerindendir. Ben onun Allah yolunda insanları irşad ve ilimle uğraştığına şahidim. Biz onu Allah yolunda olduğu için seviyorduk. Babam vefat etti. Nakl-i mekân etti. Allah Hayy’dır ve mekândan münezzehtir. “Öyleyse aşka, Allah'a... herşey fanidir."
   
  3-)İlim Tahsili

    Seyda Hazretleri ilk tahsiline babasının yanında başlayarak 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i hatmetmiştir. Sonra Baykan Müftüsü Molla Muhyiddin'den ilim tahsili görmüştü. Daha sonra Muş ilinin Demirci köyünde Hazretin torunu Şeyh Nasr'dan daha sonra Molla Ramazan'dan ders almıştı. Dayısının oğlu olan ve sonradan halifesi olacak olan Seyyid Molla Abdulbaki'nin derslerine ise 5 yıl Dilbey köyünde devam etmişti. Bu kıymetli âlimlerden sarf, nahiv, mantık, belagat gibi ilimlerin yanında tefsir, hadis ve fıkıh dersleri aldı.

Daha sonraki yıllarda ilimle birlikte babası ve mürşidi olan Gavs Hazretlerinden tasavvuf eğitimini alarak 1968 yılında Nakşbendi Halifesi olmuştur. Halifelik emri gelince Gavs Hz.leri Seyda Hz.lerini Ahmed Haznevi Hz.lerinin oğlu Şeyh Alaaddin'in yanına götürdü. O da Seyda Hz.lerinin çok büyük veli, Allah dostu olduğunu, halifeliğin Ravza-i Mutahharâda Hz. Rasűlüllah'ın manevi huzurunda verilmesinin daha uygun olacağını söyledi.

    4-) İrşadı ve Rahmet-i Rahmana kavuşması

    1968 yılında halifelik icazetini alan 1972 yılında irşad görevine başlayan Seyda hazretlerinin (k.s.) yurtiçinden ve yurtdışından aşırı ziyaretçisinin gelmesi 18.7.1983 tarihinde Çanakkale'nin Gökçeada ilçesinde mecburi ikametine yol açmıştır. Önce Adıyaman'a, sonra Adana'ya oradan da Gökçeada'ya götürülen Seyda hazretleri çektiği sıkıntı ve adanın havasının, sıhhatini etkilemesi sonucu 30.1.1985 tarihinde Ankara'ya nakledilmiştir. Burada da 16 ay gözetim altında tutulduktan sonra Merkezi idarenin müsaadesiyle tekrar Menzil'e dönmüştür. Tekrar tebliğ ve irşad hizmetine devam ederken 1991 yılının Ramazan Bayramı bayramlaşması sırasında içersine zehirli böcek ilacı çekilmiş şırıngayla suikast yapılmış, eline isabet eden zehir etkisini göstermiş, acil müdahaleyle hastaneye yatırılan Seyda hazretleri (k.s.) hayati tehlikeyi atlatmış, fakat elinin üstündeki ve içindeki yaralar sebebiyle uzun süre ızdırap çekmiştir. Şeker, damar sertliği, tansiyon ve romatizma hastalıkları nedeniyle uzun yıllar tedavi gören Seyda hazretlerinin ölümünden bir yıl önce ayağı kırılmış çektiği ızdıraplarına bir yenisi eklenmiş, fakat irşad faaliyetleri kesintisiz devam etmiştir. Romatizma sebebiyle her yaz gittiği Afyondaki kaplıcalardan Ankara'ya dönüşünden bir kaç gün sonra 22.10,1993 Cuma günü cuma namazından önce 63 yaşında Rahmet-i Rahmana kavuşmuştur. Vefat haberini alan onbinlerce bağlısının katılımıyla ertesi gün Menzilde babasının yanı başında toprağa verilmiştir.
Babaları Abdulhakim Hüseyni (k.s.)  l Haziran 1972 yılında vefat edince başlayan irşad görevi 21 sene 4 ay 19 gün devam etmiştir.


  5-)  Sohbetler’indan Bazı Bölümler

   Seyda hazretleri (k.s.) hakkında en çok sarf edilen sözlerden birisi: "Niçin sohbet yapmıyor?" idi. Hemen her zaman duyulan bu itham tam olarak gerçekleri yansıtmıyordu. İrşadının başlangıcından beri çevresinde bulunanların şehadetine göre ilk yıllarda akşam ile yatsı namazları arasında mazeretleri dışında cemaate düzenli olarak sohbette bulunurdu.
Bu durum ziyaretçilerin akın akın gelip, akşam namazından saatler sonrasına kadar süren tevbe ve tarikat telkinine kadar devam etmiştir. Seyda hazretleri bundan sonra sohbet etmeye zaman bulamamıştır. Ancak özel durumlar veya seyahatlerde uygun anlarda nadiren sohbette bulunmuşlardır.
  Zaten kendiside daha önceleri sohbetin zahiri sözlerinin değil manevi tasarruf gücünün önemli olduğunu; esas gücün mürşid-i kamilin meclisteki cemaate tasarruf atıyla ortaya çıktığını söylemişti. Zahiri sözle tesir olsaydı vaiz ve hocaların kalabalık camilerdeki halka hitaplarının etkili olması gerektiğinden bahsederek şu şekilde buyurmuşlardı:

"Sohbet bir eğlencedir. Nasıl ki üç-dört yaşındaki çocukları lafla eğlendirirler, mükâfatlandırırlar veya kandırırlar ise sohbette büyükleri cennetten bahsedip neşelendirmek, cehennemden bahsedip korkutmak içindir. Salikleri başlangıçta tarikata alıştırmak için sohbet yapılır... İrşad sohbetle değil manevi tasarruf iledir, Şayet irşad sohbetle olsaydı, binlerce vaiz, hatip ve konuşması güzel kimselerin birer mürşid olup irşad makamında oturmaları icab ederdi. Tam tersine, Gavs-ı Hizani gibi zatların çok az sohbetle çok geniş kitleleri irşad etmeleri irşadın zahiri sözle değil, batıni olan manevî tasarrufla olduğunun işaretidir. Sohbet ise manevî tasarrufa zemin hazırlayan, talibde alma gücünü kuvvetlendiren bir araçtır. Zaten bu zamanın insanlarını sadatın himmeti ve manevî tasarrufu olmadan düzeltmek çok zordur. Çünkü fesad çoğalmış, her tarafı zorluk ve günahlar sarmıştır..."

 "Ey Allah’ın kulları; Bir talebe yetiştirmek, bin kişiyi sofi yapmaktan efdaldir. Hele o talebe vârisü’l-enbiya (enbiya varisi)olursa! Siz dininizi beldenizde bulunan en büyük, en muttaki âlimlerden öğreniniz. Herkesden fetva sormayın. Çünkü memlekette fetva verecek kimse çok azdır. İlimle meşgul olan kimse, dünyada en güzel iş ile meşgul oluyor. İlim olmadığı zaman cehalet olur. Cahilin abidi de, sofisi de hüsrandadır. Osmanlıya bakınız: Ne idi ne oldu? edep ve nûrû sunmaya devam etmektedir. Allah (c.c.) tüm Allah dostlarından razı olsun"           

                              :flower:    :flower: 
  

 

 

Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
+90 1234567890